"Millet", "milliyet", "milli değerler", "milli töreler" hakkında çok konuşuyoruz ama bu kavramları doğru kullanıyor muyuz? "Milliyet" kavramından aslında ne anlamalıyız? Milletimizin özellikleri nelerdir? Bugün bu soruların cevabını arıyoruz.  


"Ulus", "kimlik", "değer" ve "kültür" gibi kavramlar, farklı alan veya bireylerin temsilcilerinin dünya görüşüne bağlı olarak farklı şekilde yorumlanabilmektedir. Örneğin bir bilim insanı "millet" kavramını "etnik grup" veya "etnopolitik birim" olarak yorumlayabilirken, bir başka bilim adamı "kültürel birim" olarak yorumlayabilir.


Önce "millet" kelimesinin kökenine bakalım. Bu kelime, eski İbranice ve Aramice "konuşmak, anlatmak" anlamına gelen "milal" kelimesinden türemiştir ve "milla" kelimesi "söz, konuşma" anlamına gelir.


Aynı şekilde Arapça "yazmak" anlamına gelen "imla" sözcüğünden türetilen "millet" kelimesi de "işitilen, kaydedilen veya okunan şeye dayanan veya takip edilen" anlamında kullanılmaktadır. Ülkemizden gelen olgun bir Arap dil ve sözlük bilimcisi olan Mahmud Zemahşeri de bu kelimeyi "yürümek, yol izlemek" anlamında kullanmıştır.


Bu nedenle "millet" kelimesi uzun zamandır "belirlenmiş bir yolu, çizilmiş bir çizgiyi, takip edilen bir yaşam tarzını" ifade etmek için kullanılmıştır. İşte bu noktadan hareketle doğulu düşünürler kendi dönemlerindeki "İslam milleti", "Hıristiyan milleti", "Yahudi milleti", "pagan milleti" tabirlerini, hangi düzenin, sosyal normların, inanç ve öğretilerin, daha doğrusu hangi anlamlara geldiği anlamında kullanmışlardır. Din, toplum ve birey takip eder.


Bu kelime Kur'an-ı Kerim'de İbrahim, İshak ve Yakub peygamberler için de kullanılmaktadır. Peygamberimiz Muhammed'e indirilen din, Allah ona salat ve selam etsin   "İbrahim ümmeti" ifadesi aynı zamanda Haniflik ve Hakk sıfatlarıyla da tanımlanmaktadır. Bir ayette Hıristiyanlık "son ümmet" olarak anılırken, diğer ayetlerde "millet" kelimesi batıl dinler için de kullanılmaktadır.  


Hadis-i şeriflerde "millet" kelimesi aynı zamanda "doğuştan iman", "tabiat ve tabiat" anlamlarına da gelir. Bunun bir örneği, her çocuğun tek bir ümmet (fıtrat) içinde doğduğunu, ancak daha sonra anne ve babasının onu farklı bir dinde yetiştirdiğini bildiren hadislerdir.  


İslam literatüründe "millet" ifadesi, "Cenab-ı Hakk'ın kulları için gönderdiği kitaplar ve peygamberlerin koyduğu ilkeler" olarak tanımlanmakta olup, din ve şeriat anlamına gelmektedir.  


Büyük İslam düşünürü Ebu Hamid Muhammed Gazali şöyle diyor: "İnsan ırkının varlığının devam edebilmesi için, belirli, adil ve birleştirici bir temele dayalı, karşılıklı yardımlaşma, koruma, davranış ve karşılıklı ilişkilerin olduğu bir toplumda yaşaması gerekiyor." doğru." İmam Gazali, böyle bir toplumu oluşturan ve kuran temellere "millet" dendiğini vurgulamıştır.  


Muhammed Şehristani, dünyada yaşayıp ahirete hazırlanabilmek için insanların bir arada yaşaması gerektiğini, bu toplumsal yapının karşılıklı destek ve korumayı sağlayacak biçimde olması gerektiğini ve buna "millet" denildiğini yazmıştır.


Sonuç olarak "millet", insanları çevresinde birleştirebilen ve toplumsal varlığını sağlayabilen temel kuralları, gelenekleri, değerleri, toplumsal normları ve yaşam biçimini ifade eder. Buna göre bu toplumda yaşayan insanlara "millet" değil, "cemaat", "halk", "ümmet" veya "hemşeri" demek daha doğrudur. Millet bir yoldur, yurttaş ise o yolun yol arkadaşıdır.


Ayrıca Batı'da 19. yüzyılın sonlarından itibaren ortaya çıkan "millet" tabiri de ilk olarak Özbekçeye "firka", "kategori" şeklinde çevrilmiş, daha sonra ise "millat" kelimesiyle ifade edilmesi adet haline gelmiştir. günümüz Özbek dili.


Böylece "millet" kavramı klasik kaynaklarımızdaki asıl anlamından uzaklaşarak tamamen toplumsal ve siyasal bir kavram haline gelmiştir.  


Peki sizce bugün Özbek milleti neyin etrafında birleşmeli? Bizim için izlememiz gereken en iyi yol nedir, millet ne olmalıdır? Yolumuz nedir, milletimiz ve bu yoldaki yoldaşlarımız, yurttaşlarımız kimlerdir?  


© Tarih ve politika

Konuyla ilgili