Günümüzde bilgi ve enformasyon artmış, öğrenme olanakları sınırsız hale gelmiştir. Ancak bilimin ilerlemesiyle birlikte manevi gerileme, insanlıktan, yaratılışın özünden uzaklaşma, duygusal ve manevi gerçeklerin akıl ve mantıkla inkar edilmesi de arttı. Bu inkarcılar arasında deistler, binlerce yıl boyunca milyonlarca kez doğruluğu kanıtlanmış gerçekleri reddetmeye başladılar. Bu araştırmamızda bunları ortaya çıkarmayı ve kendi yöntemleri, akılları ve mantıklarıyla çürütmeyi amaçlıyoruz. İkinci bölüm insanların neden deist olduklarıyla ilgilidir.

Bir insan neden deist olur? Neden peygamberleri ve kitapları inkar ediyor? Bu inkar herhangi bir delile mi dayanıyor yoksa başka bir sebep mi var?

Bu soruların cevabını mevcut videomuzda vereceğiz. Bunu bir deist ile sohbet şeklinde göstereceğiz. Muhatabımıza soruyoruz:

- Allah'ın peygamber ve kitap göndermediğini nereden biliyorsun? Değilse Allah sana görünüp "Ben ne peygamber ne de kitap göndermedim" mi dedi? Her neyse, bu olamaz. Peki Allah'ın peygamber göndermediğini nereden biliyorsun? Elbette inkarınız delillere dayanmıyor. Şimdi size neden deist olmanız gerektiğini açıklayacağız.

Her günahın küfre giden bir yolu vardır. Günah, tevbe ve istiğfarla silinmezse, sahibini küfre sürükler. Yani, her şeyden önce siz kendiniz günahlara gömüldünüz ve kirli şeylere maruz kaldınız. Kötülükten kurtulamazsınız. Cehennem düşüncesi, günahtan aldığınız zevki yok eder. Artık günahınızın tadını çıkarırken, kabir azabını, cehennem azabını ve hesabı düşünüyorsunuz. Sonra da cehennemin olmamasını diliyorsun. Sadece bu da değil, istediğin kadar eğlenmek ve günah işlemek istiyorsun ki, cehennemin sahibi Allah değildir.

Bu tasavvurdan Allah'ı inkar etme duygusu ve arzusu doğar. Önce Allah'ı inkar etmek istiyorsun. Ama bunu yapamazsın. Çünkü biliyorsunuz ki, sekreter olmadan bir mektup, iğneci olmadan, yönetici olmadan bir organizasyon olamaz ve olamaz. Peki tüm kainat efendisiz, efendisiz, padişahsız olabilir mi? Bu mükemmel varlıklar kendi kendilerine mi oluşuyor? Evrendeki kusursuz düzene tesadüf diyebilir miyiz?

Siz de bunları düşünüyorsunuz ve aynı nedenle Allah'ı inkar edemiyorsunuz. Bu dönemde Allah'ın emirlerine uymak zordur. Bu sefer kendi kendinize diyorsunuz ki: "Bir yaratıcı olsun, tamam ama emirler, uyarılar olmasın. Her şeyin özgür ve dürüst olmasına izin verin. Hesap ve acı olmasın."

Ve emir ve uyarı olmasın diye, peygamberlerin ve kitapların da olmaması gerekir. Sizi peygamberleri ve kitapları inkar etmeye sevk eden de bu bakış açısıdır. İnkar kalkanının arkasında rahatlıkla günah işleyebileceğinizi, Allah'a olan güvenin gölgesinde yalnızlıktan ve sahipsizlikten kurtulacağınızı, bir nevi varlığa ulaşacağınızı zannedersiniz. Yani tek bir emir sana ait değil, istediğin kadar günah işleyebilirsin ama başına bir şey gelirse yardım isteyecek bir yaratıcın var.

Sonuç olarak deist olmayı seçtiğinizde kanıtlara dayanmazsınız. Cehennem korkusu ve onun zevklerinizi yok edeceği düşüncesi sizi deist yapmıştır. Seni deist yapan egonun oyunudur.

Ancak böyle düşünürseniz batıl inancınızdan hemen vazgeçersiniz: Günahkarsanız ama imanın hakikatlerini kabul ederseniz belki Allah günahlarınızı affeder. En azından hak ettiğin cezayı çektikten sonra cennete gideceksin. Ama sırf kolay günah işlemek için iman hakikatlerini inkar ederseniz, kâfir olarak göçüp gideceğiniz için sonsuza kadar cehennemde kalırsınız, cennetin kokusunu bile duyamazsınız.

Eğer bu durumda iseniz size tavsiyemiz şudur: Eğer günahlarınızdan kurtulamıyorsanız, Allah'tan af ve hidayet dileyin, O'na sığının. Huzur içinde günah işleyeceğimi düşünen deist olmayın. Aksi takdirde son nefesinizde o kadar pişman olursunuz ki, bu durumun ne kadar zor olduğunu hayal bile edemezsiniz.

Konuyla ilgili