Günümüzde çoğu hastalığın nedeni... insanların kendilerini aç hissetmemeleridir! İnsanlar için uzun vadeli tokluktan kaynaklanan çevresel sorunlardan (obeziteye değil aşırı kiloya neden olan) daha tehlikelidir.

Açlık, vücudun bir nevi kısırlaştırılmasıdır. Aç HİSSETTİREN bir vücut, her zaman tok olan bir vücuttan daha sağlıklıdır. Bunun nedeni ise açlık sonucunda insan vücudunda otofaji sürecinin aktif hale gelmesidir. Otofaji, organizmaların saflaştırılması ve sterilizasyonunda çok önemli ve temel bir süreçtir.

Hücreler vücutta yaşlanır, ölür ve ölü kalır. Ölü hücreler yağ, protein ve karbonhidratlardan oluşur. Bu "biyolojik atık", açlık - otofaji sürecinde parçalanır ve asimile edilir. Sonuç olarak, insan vücudu ölü hücrelerden, yani "biyolojik atıklardan" kurtulur. Kanser hücreleri de aynı şekilde yok edilir. Veya başka bir deyişle "eritilir".

Açlık, kanın kimyasal bileşiminin iyileştirilmesine yardımcı olur. Öncelikle fazla glikoz birikmez, bunun sonucunda şeker hastalığı önlenir.

Açlık, kanser hücrelerinin oluşumunu engeller. Modern tıp henüz kanser hastalarında açlığı önleyici bir yöntem önermemiştir.

Açlık beynin düzgün çalışmasına yardımcı olur. En ilginci ise insan acıktığında hafızası daha iyi çalışır, özellikle okudukları beyninde kalır. Bir kişi doyduğunda, vücut kişi için değil, yağ, protein ve karbonhidrat gibi yiyecekleri parçalamaya başlar. Vücut parçaları çok çalışır. Açlık durumunda ise süreç tam tersidir, vücut kısımlarına binen yük daha azdır. Her şey kullanıldıkça yıpranır, özelliğini kaybeder. Vücudumuzun parçaları da öyle. Açlık sürecinde vücudun organları pasif dinlenme durumuna geçer. Bir kişinin açlık sırasında daha az dışkı yaptığını unutmayın. Bu da mide, bağırsak, böbrek, karaciğer gibi organların dinlenmesi anlamına gelir. Dinlenmeden çalışsaydınız ne yapacağınızı düşünün.

Şimdi bir kez daha düşünün: Akşam yemeği kuvvetliyse vücudun organları geceleri çalışacaktır. Kişinin kendisi uyur ve üyeler çalışır ve dinlenmez. Hastalıklar bundan başlıyor.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: "Kalplerinizi açlıkla aydınlatın, nefsinize karşı cihad edin, açlığı ve susuzluğu eğitiminde silah olarak kullanın..."

Ebu Hamil Gazali, Mukoshafatul Kulub'ta şöyle yazıyor: "Karnı doyana kadar yemek, kalbi kör eder ve insani niteliklerin kaybolmasına neden olur..."

Bu eserde de tekrar yazılmıştır: Mide, kalbin altında kaynayan bir kazana benzetilir ve buharları ona doğru yönlendirilir. Buhar arttıkça ulaştığı yer daha huzursuz ve loş bir hal alır. Aynı şekilde mide doldukça kararır ve zayıflar. Çok yiyen kişinin zihni zayıf olur ve öğrenemez. Çünkü sürekli tokluk ve oburluk zihni körleştirir.

Sürekli aç kalmanın bir çağrısı yoktur, sadece vücudun belirli bir süre açlık hissetmesiyle ilgilidir. Sonuçta aç hissetmek ile aç olmak arasında bir fark var.

Yani açlık, kişinin hem fiziksel hem de zihinsel olarak iyileşmesine yardımcı olur. Bu nedenle kişinin her zaman tok kalmadan, günde en az bir kez açlık hissetmesi oldukça faydalıdır.

Bakhtiyor Abdugofur, biyolog, bilim adamı, yazar

Konuyla ilgili