Türk Devletleri Teşkilatı (TDT), ülkeleri ortak Türk kimliğiyle başarıyla birleştiren, çok kutuplu bir dünya için çabalayan yeni bir jeopolitik oyuncu olarak ortaya çıktı. Siyaset bilimci Taras Kuzo'nun Eurasia Review'da yayınlanan makalesinde bahsediliyor.

Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi'nin, Kazakistan'ın ilk cumhurbaşkanı Nursultan Nazarboev'in önerisi üzerine Ekim 2009'da Azerbaycan'ın Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti'nde kurulduğu kaydedildi.

Bir süre sonra İstanbul'da düzenlenen Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi 8. Zirvesi'nde Türk Keneşi'nin adı Türk Devletleri Teşkilatı olarak değiştirildi.

Başlangıçta Azerbaycan ve Türkiye, TDT üye devletlerinin entegrasyonunun itici gücü olmuş, daha sonra Kazakistan ve Özbekistan da örgütün aktif üyeleri olmuştur.

En önemlisi, çoğu kuruluşun aksine TDT, eşit haklara sahip ülkelerin oluşturduğu bir ittifakı temsil ediyor. Türkiye diğer ülkelere göre daha fazla nüfusa sahip olmasına rağmen örgütün diğer üyeleri Ankara'yı hegemon olarak görmüyor.

TDT'nin sekretaryası İstanbul'da bulunmaktadır ancak örgütün Azerbaycan ve Kazakistan gibi diğer üye ülkelerde de yapıları bulunmaktadır.

Kuzo, BDT, İngiliz Milletler Topluluğu veya Frankofoni gibi örgütlerde eski sömürge ülkeleri Rusya, İngiltere ve Fransa'nın başı çektiğini, geri kalan ülkelerin ise siyasi, diplomatik, ekonomik konularda üç büyüklerin görüşlerini dinlediğini sözlerine ekledi. ve güvenlik konuları.

Raporda, "Özellikle Azerbaycan'ın Ermenistan ile yaşanan çatışmada kazandığı zafer, Türk birliğinin güçlenmesinde yeni bir dönem açmıştır" denildi.

Türkiye'nin askeri eğitiminin Rusya'nın aksine eski olduğuna dikkat çeken siyasetçi, silah ithalatı konusunda bölge ülkelerinin dikkatini çekti.

Konuyla ilgili