Fransa sporda açık kıyafetleri asla yasaklamıyor, ancak kadınların Olimpiyatlarda daha açık kıyafetler giymesini özgürce yasaklıyor. Bu, kültürel ve dini değerlere dayalı açık bir cinsiyet ayrımcılığıdır.

Dünya insanları genel olarak İslam'ı "haksız" bir din, özellikle de kadınlar açısından "baskıcı" bir din olarak algılıyor. Bu tür İslamofobik söylem sadece mantıksız değil, aynı zamanda İslam'ın ciddi ve kasıtlı olarak yanlış yorumlanmasıdır. Fransa yakın zamanda bu yılki Olimpiyatlarda Müslüman kadınların tevazu ve erkeklerin bakışlarından korunma biçimi olan başörtüsü takmasını yasakladı. Başörtüsü genellikle baskıyla ilişkilendirilir, aslında Müslüman kadınların kendileri için yaptığı bilinçli bir seçimdir.

Fransa, toplam nüfusunun yüzde 10'unu oluşturan Müslümanlara karşı uzun süredir İslamofobik davranıyor. Özellikle 2004 yılında Fransa Senatosu devlet okullarında başörtüsünü yasaklayan bir yasa tasarısını kabul etti. Bu, 2010 yılında Müslüman kadınların burka giymesini kısıtlayan başka bir yasağa yol açtı. 2017'de yapılan bir anket, Fransız halkının yüzde 69'unun İslam'ı Fransa için uygunsuz bir din olarak gördüğünü, 75'ten fazla caminin ise Fransız hükümeti tarafından sıkı gözetim altında olduğunu ortaya çıkardı. İşyerlerinde Müslümanlara karşı ayrımcılık da oldukça yaygın ve Müslümanların iş bulma olasılığı Hıristiyanlara göre iki kat daha fazla. Bu köklü İslamofobi olayları tesadüf ya da hata değildir. Fransa'daki Müslümanları diğer dinlerden ayırmak için aşağılamak, küçük düşürmek bilinçli bir çabadır.

Fransa Spor Bakanı Amelie Oudea-Castera geçen yıl Olimpiyatlarda başörtüsü yasağını duyurdu. Fransa'nın bu yıl Olimpiyatlara ev sahipliği yapmasıyla organizasyon komitesi bir kez daha Müslümanları hedef alma fırsatını yakaladı. Olimpiyatlar yaklaşırken muhalefet artıyor çünkü Fransa, Uluslararası İnsan Hakları Bildirgesi'nin yanı sıra ırk, renk, cinsiyet ve din temelinde ayrımcılığı yasaklayan Olimpiyat Şartı'nı da ihlal etti. Ayrımcılık karşıtı değerleri savunmasına rağmen Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC), Fransa'nın Müslüman sporculara başörtüsünü yasaklama kararını kınamak için ciddi adımlar atmadı. IOC yalnızca Fransa'nın sporda başörtüsü yasağının Olimpiyat hareketinin kapsamı dışında olduğunu belirten bir açıklama yaptı ve "dini özgürlüğün farklı ülkeler tarafından farklı şekilde yorumlandığını" ekledi.

Olimpiyat Oyunları, kişinin giyim tercihini yansıtan dini değerleri değil, kas gücü ve atletizm ölçüsüdür. Fransa'nın cinsiyet eşitliği konusunda ilerleme kaydettiği ve bu yılki Olimpiyatlarda 50:50 erkek-kadın oranına ulaştığı iddiası büyük ölçüde ikiyüzlülük. Kadınların kendi seçtikleri kıyafetleri giymesinin kısıtlanmasıyla cinsiyet eşitliği sağlanamaz. Fransa sporda açık kıyafetleri asla yasaklamıyor, ancak kadınların Olimpiyatlarda daha açık kıyafetler giymesini özgürce yasaklıyor. Bu, kültürel ve dini değerlere dayalı açık bir cinsiyet ayrımcılığıdır.

Fransız hükümetinin ülkede yaşayan milyonlarca Müslümana karşı neden bu kadar zalim olduğu anlaşılması güç bir konudur. Kültürel stereotipler ve medyada ısrarla yapılan yanlış beyanlar, İslamofobik şiddeti körükleyen temel faktörlerdir. Benzer şekilde Fransa'nın Müslüman karşıtı politikaları ve geçmişteki yanlışları da Müslümanlara yönelik kamuoyunun değişmesinde başrol oynuyor.

Konuyla ilgili